GÜNEŞTEN KORUNMAK İÇİN BİLMEMİZ GEREKENLER
Bir Akdeniz ülkesi olarak güneşli günleri severiz ve özleriz. D vitamini sentezimiz, pek çok dermatolojik rahatsızlık ve hatta moralimiz için bu güzel ısı ve ışık kaynağına ihtiyacımız var.
Bununla birlikte güneş ışınlarının, ne yazık ki ve artık kesin olarak deri kanserlerinde çok önemli bir rolü olduğu biliniyor.
Ondan vazgeçmeden, zarar da görmeden neleri bilmeli ve nasıl yaşamalıyız?
Güneş ışığının hangi kısmından korunmalıyız?
Güneş ışığı değişik dalga boylarında farklı ışınlardan oluşmaktadır. İnsan derisinde etkili olan ve korunmamız gereken 290-400 nm dalga boyu aralığındaki Ultraviyole (UV) ve 400-760nm aralığındaki görünür ışık kısmıdır.
UV ışınları ise 3 spektruma ayrılır;
UVC; oldukça tehlikeli, tüm canlıları olumsuz etkileyen bir spektrumdur, Germisidal Radyasyon olarak da adlandırılır. 200-290 nm dalga boyundadır. Ozon tabakası tarafından geçişi engellendiği sürece tehlikeli olmayan bir kısmıdır. Burada ozon tabakasının korunmasının canlıların yaşamasındaki önemini de hatırlamakta fayda var.
UVB; (290-320 nm dalga boyunda) UV’nin %5lik kısmı olmasına rağmen güneş yanığı oluşturma, DNA hasarı yaparak kansere neden olma ve yaşlanmada en önemli rolü oynayan spektrumdur. Neyse ki; ozon tabakasında kısmen tutulur ve pencere camından geçemez.
UVA; (320-400 nm dalga boyunda) Yeryüzüne ulaşan UV radyasyonunun yaklaşık %95 ini oluşturur. UVA, UVB ye göre daha az tehlikeli gibi görünse de pencere camından geçebilmesi, her mevsim ve günün her saati yeryüzüne ulaşması nedeniyle birikici etki ile aslında daha çok maruz kaldığımız için aynı şekilde risk taşıyan bir UV’dir.
Sonuç olarak UV nin hepsinin deriyi yakma, yaşlandırma ve kanserojenik (kanser yapıcı) etkileri vardır. Bu nedenle her ikisinden de korunma önemlidir. Görünür ışık ise kanserojen olmamakla birlikte yatkınlığı olanlarda özellikle esmerlerde ciltte leke yaptığı için bazı durumlarda korunulması gerekmektedir.
Güneş yaşlandırır mı?
Deri yaşlanmasında iki ana süreç vardır. Birincisi kişinin genetik yapısıyla ilgili fizyolojik bir süreçtir. İkincisi ise dış sebeplere bağlıdır (UV, sigara, aşırı alkol kullanımı, sağlıksız beslenme, olumsuz çevre faktörleri, stres vb. ). Dışsal nedenlerin %90 nedeni UV’dir. Foto yaşlanma da kronolojik yaşlanma gibi kümülatif bir süreçtir. UV ışınları deride serbest radikal üretimini artırarak ve antioksidan savunma kapasitesini azaltarak foto yaşlanmaya neden olur. Kişinin deri tipi ve güneş altında ne kadar kaldığına bağlı olarak derecesi değişir. Açık tenli kişiler, açık havada çalışan, sıcak iklimde yaşayanlar daha çok etkilenir. Yaşlanma sürecini yavaşlatmak istiyorsak UV hasarını kontrol altına almak en etkili ve ekonomik kozmetik yaklaşım olacaktır.
Yaşlanmayı yavaşlatmak, deri kanserlerinden korunmak ve lekesiz bir cilt için bilmemiz gerekenler;
Yeryüzüne ulaşan ultraviyole miktarı mevsime ve gün içi saatlere göre fark eder. Gün içi 10- 14:00 arası en dik açıya sahiptir.
Yalnızca açık ve güneşli havalarda değil bulutlu günlerde de UV ışınlarının %80 i yeryüzüne ulaşmaktadır .
Ayrıca pencere camı bizi UVB den korusa da UVA dan korumaz .
Bu bilgiler ışığında UV den korunurken ; gün içi en dik açı ile geldiği dönemde 10-14:00 arası güneşe çıkmamalıyız, şapka ve şemsiye kullanımı güneşi az geçiren sıkı dokumalı giysiler tercih etmeliyiz ve güneş kremleri kullanımını alışkanlık haline getirmeliyiz.
Güneş kremleri hakkında neleri bilmeliyiz?
İdeal bir güneşten koruyucu hem UVB hem de UVA ışınlarından korumalı, dayanıklı, uzun etkili olmalı ve ayrıca kozmetik olarak kabul edilebilir bir yapıya sahip olmalı ki hevesle sürelim.
Temelde güneşten koruyucular inorganik (fiziksel) ve organik ( kimyasal) koruyucular olarak sınıflandırılır. İnorganik (fiziksel) koruyucular isimlerinden de anlaşılabileceği üzere deride fiziksel olarak bariyer oluşturup UV’yi deriye sokmadan yansıtarak korur. Bu nedenle hem UVA hem de UVB ye karşı çok etkili bir koruma sağlarlar. Kimyasal etkileşime girmedikleri için alerjik reaksiyonlara da neden olmazlar. Fakat bariyer oluştururken deride görünür tabakaya neden olmaları tek kusurlarıdır. Bu nedenle özellikle cilt rengi koyu ve cildi yağlı olanlarda kozmetik olarak tercih edilmezler.
Organik (kimyasal) koruyucular ise UV’yi emerek etkisini azaltırlar. Dışardan belli olmazlar bu nedenle kozmetik kullanımları kolaydır. Fakat UV ile aktive olarak etki ettikleri için fotoalerjik ve fototoksik reaksiyonlara daha sık neden olmaları dezavantajlarıdır.
Güneş kremleri üretilirken son yıllarda her iki gruptan da etken maddeler kullanılmaktadır. Böylece korumada iki mekanizmanın kullanılması etkiyi artırır, ürünlerin yapısı ve riskleri ile ilgili dezavantajları azaltılmış olur.
Gelelim biraz teknik bilgiye. Peki güneş kremlerinin üzerindeki faktörler ne anlama gelir ve tercih ederken nelere dikkat etmeliyiz?
En çok kullanılan SPF (sun protection factor) değeridir. SPF değeri güneşten koruyucuyla korunan deri /korunmayan deri oranını yansıtmaktadır. SPF=
MED (minimal eritem dozu ) , güneşten koruyucuların eritemi (kızarıklığı) önlemede etkinliğini değerlendirmek için kullanılan bir değerdir. SPF değeri, 2 mg/cm2 ürün uygulandıktan sonra güneşten koruyucu sürülmüş deriyle, sürülmemiş deri arasındaki kızarıklığı oluşturan UV dozunun oranıdır.
Ne kadar yüksekse o kadar yüksek UV dozuna karşı koruyucudur diyebiliriz. Fakat burada yetersiz bir bilgi ve yanıltıcı bir durum var.
SPF değeri öncelikle kızarıklık oluşturmada daha etkili olan UVB ye karşı korumayı ölçmektedir (UVB eritem oluşturmada UVA dan 1000 kat daha etkili). UVA ya karşı korumayı kızarıklık önleme becerisine bakarak tanımlayamayız. Bu yüzden ürünlerin UVA koruyuculuğunun da tanımlanması gerekir. UVA ışınlarının deride yaptığı hasarların uzun süre sonra görülmesi nedeniyle bu etkileri direkt olarak ölçmek mümkün değildir . En sık kullanılan UVA koruyuculuğunu tanımlayan testler aşağıdakilerdir.
IPD testi ( immediate pigment darkening): testin temel prensibi UVA ışınlarına maruz kalındığında kısa bir sürede ortaya çıkan renk koyulaşmasıdır. Bunun nedeni melanozomlarda bulunan melaninin oksitlenmesidir.
PPD testi (persistent pigment darkening): UVA ışınına maruz kalındıktan 2 – 4 saat sonra cildin rengini koyulaştıracak minimum UVA dozudur.
IPF testi ( immünkoruyucu faktör): güneşten koruyucuların immünsüpresyona karşı koruma kapasitelerini ölçmektedir.
Standardize bir IPF ölçüm protokolü henüz bulunmamaktadır.
Güneş kremleri D vitamini sentezini engeller mi?
Sadece yüz ve el sırtlarının her gün 10-20 dakikalık güneş görmesi en yüksek D vitamini üretimini sağlamaya yetmektedir.
Bronzlaşmanın D vitamini üretimini azalttığı gösterilmiştir. Ayrıca yaşla birlikte deriden D vitamini sentezi de azalır. Bu nedenle D vitamini eksikliği durumunda sentezi için kansere yol açtığı kesin olarak bilinen güneş ışınları yerine dışarıdan D vitamini desteği alarak eksiğin giderilmesi daha sağlıklı olacaktır.
Güneş kremlerinin üzerinde yazan suya dayanıklılık ve fotostabilite tanımlaması nedir?
Suya ve terlemeye direnç güneşten koruyucu performans için önemlidir.
Suya dayanıklılık testinde, 80 dakika suda aktivitesi değişmez ise dayanıklı, 40 dakika içinde değişmez ise az dayanıklı güneşten koruyucu olarak adlandırılmaktadır.
Ürün sırasıyla 40 ve 80 dakikalık suya temastan sonra, suya temas öncesi güneşten koruyucunun %50 veya daha fazlası gücüne sahip ise suya dirençli ürün olarak adlandırılabilmektedir.
Güneşten koruyucu bileşikler ışını absorbe etme, dağıtma veya yansıtma yaparken, foto kimyasal olarak stabil kalmaları ideal bir foto koruma yapmaları için gereklidir.
Birçok UV filtresi, özellikle avobenzon oktinoksat (OMC) ve oktil dimetil PABA fotostlabil bileşiklerdir. Diğerleri çinkooksit, titanyum oksit, salisilat ve metilbenziliden yeni geliştirilen terefitaliden dikamfor sülfonik asit (Meksoril SX), drometriazol trisiloksan (Meksoril XL), metilenebis-benzotriazol tetrametilbütilfenol (Tinosorb M) ve bis-etilheksiloksifenol metoksifenol triazin (Tinosorb S) gibi ürünler de fotostabildir.
Güneşten koruyucular nasıl kullanılmalıdır?
Güneş koruyucular dışarı çıkmadan 30 dakika önce sürülmeli, 2-4 saatte bir yenilenmelidir. Güneşe çıktıktan 30 dakika sonra yapılan ilk tekrarın etkinliği artırdığı bilinmektedir.
Etkili olabilmesi için bol miktarda kullanımı gerekir. İdeal olarak 2mg/ cm2 sürülmelidir. Bu miktar yüz için 1/3 çay kaşığı kadardır. Yeterli sürülmediğinde ürünün koruyuculuğu düşmektedir.
Güneşten koruyucu ürünlerden SPF-15 ürünler %93, SPF-30 ürünler ise %97 kadar koruma sağlayabilmektedir. Arada çok büyük bir fark olmasa da güçlü bir koruma isteniyorsa , özellikle yaz aylarında SPF 30 ve üzeri ürünler kullanılmalıdır.
Çocukları güneşten nasıl korumalıyız?
Çocukluk çağında bir ya da daha fazla su kabarcıklı güneş yanığı ileriki yaşamında melanom yani deri kanseri geliştirme olasılığını 2 kattan fazla artırır.
Kişiler tüm yaşamları boyunca alacakları toplam UVnin %50 sine yaşamlarının ilk 20 yılında maruz kalmaktadır. Bu nedenle özellikle çocukların güneşten korunması ileri yaşlarda gelişebilecek deri kanserlerinin önlenmesi açısından çok önemlidir. 6 aydan küçük bebeklerin uzun süreli direkt güneş maruziyetinden korunması, 6 aydan sonra ise yüksek koruma faktörlü ürünlerle korunmaları gerekmektedir. Öncelikle emiliminin olmaması nedeniyle fiziksel koruyucular tercih edilmelidir.
Dermiss Polikliniği 2021
Tüm Hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.