Yaşlanmak kaçınılmaz bir durum dolayısıyla bunu bize hatırlatan derimizle uğraşma çabamız da kaçınılmaz. Yaşam tarzımız ve kalıtım yaşlanma sürecinde en önemli faktörler olsa da kendimiz için yaptıklarımız ya da yaptırdıklarımızla daha genç görünebiliriz. Deri yenileme amaçlı tüm uygulamalarda zemindeki daha sağlıklı ve daha canlı tabakanın ortaya çıkarılması ve kollajenin uyarılması hedeflenmiştir.
Cildimizin yenilenmesi için uzman doktorumuzdan neler isteyebilir, kış aylarında hangi uygulamaları yaptırabiliriz?
Kimyasal peeling ; Cildin değişik kimyasal maddeler ile planlı bir şekilde soyulması işlemidir. Peeling solüsyonları, cilt üzerine sürüldüklerinde derinin en yüzeysel tabakasındaki hücreler arası bağları zayıflatır ve hücrelerin dökülmesini sağlayarak etkilerini gösterirler. Bunun sonucunda, yeni deri hücrelerinin yapımını hızlanır ve cilt yüzeyi daha taze hücreler ile kaplanmış olur.
Peeling işlemleri kullanılan maddenin türüne ya da etkilediği derinliğe göre sınıflandırılırlar. Yüzeyel, orta ve derin peeling yapan çok sayıda peeling solusyonu vardır. Alphahydroksi asitler ( AHA) yüzeyel peeling için en çok tercih edilen ajanlardır. Yaşlanma belirtilerinin yoğunluğuna, vücut bölgesine bağlı olarak Salisilik asit, Pruvik asit, Jessner solusyonu, TCA, Fenol gibi ajanlarla derinliği artırılarak uygulamalar yapılabilir. Derinlik arttıkça etki de yan etki de artmaktadır. Bu uygulamalar doktorlar tarafından klinikte yapılmalıdır yanı sıra bu tedavileri desteklemek amacıyla evde de haftada 1-2 kez hafif peelingler yapılabilir.
Kimyasal peelingden neler bekleyebiliriz? Ciltteki güneş hasarı ya da yaşlanmaya bağlı oluşan ince kırışıklıklar azalır, cildin yumuşaklığı ve canlılığı artar, daha taze, gergin ve genç bir görünüm oluşur. Amaçlanan sonuçlar için devamlılık çok önemlidir. Yüzeyel peelingler 2-4 hafta aralarla uygulanırken peeling derinleştikçe cildin iyileşme süresine bağlı olarak seans aralığı 4-8 haftaya kadar uzatılabilir. Cildin kazanmış olduğu formu koruması ve etkinin devamlılığının sağlanması için kış ayları boyunca en az 4-6 seans uygulanmalı ve 2 ayda bir uygulama tekrarlanmalıdır. Kimyasal soyma, yetkin ve deneyimli hekimler tarafından uygulandığında güvenli bir uygulamadır. İşlem sırasında ve bazen 24 saate kadar uzayan sürelerde sızlama, batma, kızarma, irritasyon ve kabuklanmaya neden olabilir. Cilt zamanla tedaviye uyum sağladıkça bu problemler azalır. Çok nadir olarak özellikle derin soymalarda uygulama sonrası enfeksiyon ve iz riski vardır. Özellikle güneşten korunulmazsa lekelerde artma görülebileceği için kış aylarında bile güneşten koruyucu kremler kullanılmalıdır.
Mezolifting; Yaşlanmanın geciktirilmesi, derinin tonus ve dokusunu etkileyerek cildin genel durumunu iyileştirme ve derinin sıkılaştırılması için deri içine enjeksiyon ile bazı karışımların verilmesidir. Bu amaçla A, C, E, Bve K vitaminleri, mineraller ( Zn, Mg, selenyum vb), yanı sıra aminoasitler, hyaluronik asit, kök hücreler, büyüme faktörleri bu amaçla kişinin yaşı ve ihtiyacına bağlı olarak kullanılır. Genellikle 2-4 hafta aralarla 4-6 seans sonrasında 3-6 ayda bir idame seansları önerilmektedir. Tek tek ince uçlu enjektörlerle yapılabileceği gibi son zamanlarda kullanımı artan Dermaroller aletiyle de yapılabilir. Dermaroller aleti ile yapıldığında Dermaterapi olarak tanımlanmaktadır. Dermaroller silindirik bir zemin üzerine dizilmiş son derece ince 192 adet çelik iğneden oluşan bir alettir. Çok hafif uygulamada dahi kolayca batar. İğneler cilt üzerinde mikrokanallar açar ve bu kanallar deri altına gereken ürünlerin geçişini artırır. Ürünlerin sürülerek emdirilmesi ile kıyaslandığında 200 kat kadar deriye fazla geçiş sağlar ve böylece en çok ihtiyaç duyulan bölgelere gerekli aktif içeriklerin yüksek miktarda gönderilmesi mümkün olur. Tek tek enjeksiyonlar ile yaptığımız uygulamalara avantajı 1 cm2 alanda 250-400 delik açabilmesidir. Bu da ürünlerin yedirilmediği bir alan kalmıyor demektir.
Ayrıca açılmış olan mikrokanalların deri tarafından yara gibi algılanması ve tamir mekanizmasının uyarılması ile cildin yenilenmesini sağlayan maddeler salgılanır ve kollajen sentezi de uyarılır. Yara tamir mekanizması yaranın ortaya çıkmasından itibaren hemen başlar ve 2 yıla kadar devam edebilir. Genellikle ortaya çıkan sonuçlar 2 ay içinde gözle görülür düzeyde belirgin hale gelir ve gençleştirici etkileri uygulamanın yapılmadığı dönemde bile devam eder. İhtiyaca göre 2-4 hafta aralarla devamlı ya da 4-6 seanslık uygulamalar şeklinde yapılmaktadır. Yaz kış uygulama yapılabilse de kışın soğuk, kuruluk ve rüzgarla yıpranan deri için oldukça toparlayıcı olmaktadır.
Son yıllarda dermatolojideki en önemli gelişmelerden birisi olan lazer teknolojileri de cildin yenilenmesi için kullanılmaktadır. Bu amaçla kullanılan pek çok lazer adı geçmektedir. Bunlar Kavlatıcı (ablative) yana Kavlatıcı olmayan (nonablative) lazerler olarak sınıflandırılırlar.
Ablative uygulamalar hem CO2 (10600 nm), hem de Erb-YAG lazerlerle (2940 nm) yapılır. Her ikisinde de hedef, hücre içindeki sudur. Hücre içindeki su tarafından emilen lazer enerjisi ısıya dönüşür ve cildi kontrollü olarak katmanlar halinde tahrip eder ve yenilenmeyi başlatır. Bu lazerlerle çok iyi sonuçlar alınmasına rağmen uygulama zorlukları, anestezi gerektirmesi, skar riskinin fazla olması ve uzun iyileşme süreçleri (10-15 gün) giderek daha az tercih edilmelerine neden olmuştur. Fakat 2005 yılından sonra Fraksiyonel teknolojinin kullanılmaya başlamasıyla bu sorunlar halledildi denebilir. Cildi tamamen soymadan, kısmi hasarlandırmalarla da, cildin alt katmanlarına inilebileceği ve böylece ciltte kırışıklıkların, gözeneklerin, lekelerin giderilebileceği, kollajen sentezinin uyarılarak cilt sıkılaşmasının sağlanabileceği ispatlandı. Fraksiyonel başlıklı CO2 ve Erb-YAG lazerler anestezi gerektirmemesi, iyileşme süresinin kısalığı (3-5 gün) ve yan etkilerin çok az olması nedeniyle daha çok tercih edilmeye başlanmıştır.
Non ablative lazerler ise cildi tahrip etmeden dermisde ısı oluşturarak kollajen üretimini uyarmaktadır. Bunlar daha hafif etkili, daha tolere edilebilir, daha sık uygulama gerektiren lazerlerdir. Q-anahtarlı Nd-YAG. Nd-YAG , Pulse Dye, Diode lazerler, KTP, IPL ve Radyofrekans aletleri nonablative uygulamalar için kullanılmaktadır.
Bütün bu aletlerin hepsiyle cilt yenileme yapılabilir. Hangisinin tercih edileceğine karar verirken hastanın yaşı, yaşlanma derecesi ve beklentilerinin yanı sıra sosyal yaşamında kaç günlük kısıtlamayı tolere edebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Lazerle cilt gençleştirme tedavisi her bireyin cilt yapısı ve ihtiyaçlarının farklı olması sebebiyle kişiye özel planlanmalıdır. Doğru hasta ve doğru lazer seçimi çok önemlidir. Bu değerlendirmede uzman doktorun tecrübesi büyük rol oynar. Kararlı bir şekilde 4-6 hafta aralarla yapılan 4-6 seans sonucunda cilt yapısı ve görüntüsünde önemli gelişmeler sağlanır. Cilt daha sıkı, kırışıklıkları azalmış dolayısıyla daha genç ve duru görünür.
Tüm bu uygulamalar öncesinde hastanın beklentileri, elde edilebilecek iyileşmenin seviyesi, uygulanabilecek diğer tedaviler ve riskleri içeren gerçekçi bir görüşme tedavinin başarısı ve hasta uyumu için gereklidir.
Ayrıca unutulmamalıdır ki hiçbir profesyonel cilt yenileme uygulamasıyla aynı zamanda evde de düzenli bir bakım yapılmadığı sürece uzun vadeli sonuçlar alınabilmesi mümkün değildir. Ev bakımında dışarıdan cildi yenileyen, antioksidan etkili ürünler ve güneş koruyucuların kullanılmasının yanı sıra zaman zaman deri besin takviyeleri ile içeriden de desteklenmelidir. Yine de sağlıklı, sorumlu ve stressiz bir yaşam tarzının derimiz ve yaşlanma süreci üzerindeki önemi tartışılamaz.
Dermatoloji Uzmanı
Dr. Deniz Aykol
Özel Dermiss Polikliniği